dem

Í

阿́ is.

1. 血

2. 月经

◇ \dem dökmek 来月经

II

波́ is. 旧́

1. 呼吸, 气息

2. 时候, 时期, 时代: Her dem sizi andık. 我们无时不刻不想念着你们。Kış yaz demeden tepelerden tepelere koştuğumuz demleri hatırlıyor musun? 你还记得当年我们无论冬夏山上山下来回跑的时候吗？

3. 酒

4. 沏茶沏到色香味俱佳的状态

5. 味道

6. 俗́ 饭菜火候恰到好处

7. 俚́ (印度)大麻

◇ \dem çekmek 1) (鸟)鸣叫: Akasya dallarında bir tek bülbül uzun uzun dem çekiyor. 在金合欢树的枝头上有一只夜莺引吭高歌。 2) 喝酒, 饮酒: Gündüz olmasına rağmen gidenler o serin yerde yemekten evvel dem çekmek istediler. 尽管是在白天, 但去那儿的人在那阴冷的地方饭前都愿意先喝一杯。\dem sürmek 1) 过幸福生活, 度过美好时光 2) 聚会饮酒 \dem tutmak 伴奏: Ötede bir tavuk gıdaklıyor, bir horoz da ona yardım ediyor, sanki dem tutuyor. 那边有一只母鸡在咯嗒嗒地叫, 还有一只公鸡也加进来, 就算是伴奏吧！-den \dem vurmak 谈到, 提及: Üç gün sonra gideceğimiz çaylardan, davetlerden dem vuruyorum. 现在我来谈3天后我们要参加的茶话会和宴会。Enayi meydanı boş bulmuş, cesaretinden dem vuruyor. 这蠢货在肆无忌惮地大谈他的胆量。